Kıyamet şartlarını yaşasa da Müslümanın tatlıdır baldan sözü. Kaş çatmaz, surat asmaz, gülümser nurlu yüzü. Politikacının menfaatten başkasını görmez gözü.
Politikacı; seçim öncesi uyanıktır, uysaldır, geçimsizliği, huysuzluğu görülmez, ama seçim sonrası unutkandır, asidir, geçimsizdir, dik başlıdır. Politikacıların kimisi masonlardan, kimisi de farmasonlardan maaşlıdır. Hele bir de eline bir makam geçirirse; hırçındır, surat çatık kaşlıdır.
Davamız kin ve kibir davası değil, politika denildi mi duracaksın, kirletir üstümüzü çirkefe bulaşılmaz. Davamız muhabbetle, merhametle, adaletle, siyasetle sevme, sevdirme ve sevindirme davasıdır zorla, angaryayla hedefe ulaşılmaz.
Allah’ın şeriatına ittiba etme, Allah’ın rızasını kazanma yoksa politika şerli hikâye. Müslüman için Allah’ın rızasını kazanmaktan başka bulunmaz büyük gaye.
Kanunların gücüyle, dipçiklerin zoruyla, terörün tehdidiyle fikrini kabul ettirmeye çalışan politikacı, insanı ve insanlığı rahatsız eden en büyük sancı. Peygamberlerin mesleği olan siyaset-i şer’iyye esas-ı asli haline getirilmedikçe bitmez bu acı.
Haddini bilmek ve zalime haddini bildirmek manasına gelen siyaset, emsali bulunmaz haslet. Allah’ın karşısında haddini bilmek, Allah’ın tesbit ve tayin buyurduğu hudud ile mukayyed kalmak, en büyük asalet. Kişiye itibar kazandırmaz; politikacının kıble edindiği rütbe, şöhret ve servet. Kıymeti yok fikri istibdadın, bize lazım olan meşveret. Kabul edilmez Allah’ın dinini askıya almak için verilen rüşvet!
“Ateşe sunulurken onların zilletten başlarını öne eğmiş, göz ucuyla gizli gizli baktıklarını görürsün. İnananlar da, “İşte asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlardır” diyecekler. İyi bilin ki zalimler, sürekli bir azap içindedirler.” (Şura Sûresi/45)
Politika; kabalık ve kalabalıktır. Hak ve hukuktan uzak bir haksızlıktır. Bazen talan, bazen de hırsızlıktır. Siyaset ise; kalp ve inkılaptır. Adalet adına emniyet merkezli dönen dolaptır! Siyaset, nezakettir. Var olmak için nezaketi kurban eden politika; insanlığa hizmet için var olan siyaset değil, insana ve insanlığa ihanettir. İnsanlığın bir tek İslâm ile idare olunması için çalışmak manasına gelen siyaset, en büyük nezakettir. Bu nezakete sahip olmayan insan, kendi başına bir felaket ve helakettir. Politikanın siyasetinin önüne ve yerine geçmiş olması ise en büyük afettir.
Politikacılar zulmü ve zalimliği yaymak için, çalışırlar dört koldan. Bunlar yol kesicidir, çekilmezler hak yoldan. Siyaseti şer’iyye’de; ne hatasız kul olur, ne de dikensiz gül. Kırılsa tamir olmaz, sırça köşktür gönül. Kırılmadık taş olmaz, ava gelmez kuş olmaz. Zulüm ile zalimlik ile insan yol almaz. Allah’ın indirdiği hükümlerle sevkü idare etmek manasına gelen siyaset, kişiyi Allah’tan gelmiş olan dine bağlar. Kötülükten men eder, Hak rızasını sağlar. Politika adına siyaset-i şer’iyyeyi öteleyen ömür boyu ağlar.
Politika karşısında siyaseti sahiplenip savunmak, ateş almaya benzer, avucumuzun içine. Cenneti özleyen katlanır bedeline takılı kalmaz, niçine? Firavunluk iddiasında bulunmaktan farksızdır dinde olmayanı katmak dinin içine!
Politika, Yunanlı filozofların yolunda yürüyen zalimlerin belasıdır. Siyaset ise, zalimleri yere seren mazlumların fiili duasıdır. Peygamberlerden miras kalan mesleklerin tacıdır. Tevhidi kıble edinmişlerin hayat miracıdır. Siyaset; adili zalimden ayıran alâmeti farikadır. Bütün kötülüklerin başı, siyasetin önüne ve yerine geçirilmek istenen politikadır.
Allah’ın indirdiği şeriat hayat hâkim olmazsa, kötülük yolunda yürüyen çok olur. Ehl-i siyasetin dayanağı Hak olur. Kim demiş haktan ve hukuktan ayrılan kurtulur? Politika, aslanı kediye boğduranların zaferidir. Allah’ın diniyle mukayyed kalmayan idareci, haksızlığın ve hukuksuzluğun neferidir.
Politikacı; nerede bir kötülük ve kötü varsa ona müşteri olur. Millet aç kalmış, açıkta kalmış umurunda değil hep menfaatine bakar cansız ahmak serseri olur. Hayrı olmaz hep şeri olur. “Çiçeklerin çöpten daha daha olduğuna sinekleri ikna edemezsiniz.” Ehl-i siyaset olmadan politikacıların kötülüklerini deviremezsiniz.
Kim demiş derde derman olur, idare ederken Allah’ın indirdiği şeriat ile mukayyet kalmayan eşkıya? Allah’ın arzında Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmederek hep derde derman oldu enbiya ile evliya.
Dünyayı toplamakla meşgul olan politikacı yorulur. Çulcular, çapulcular yer içer, hesap ondan sorulur. Politikacı; iyiliklere düşmanlıktan, kötülüklere sevdalanmaktan vazgeçmez peygamberi de göre. Güneşin ne suçu var, onu inkâr eden körse!
Keyfiliğe, küfriliğe ve cebriliğe sığınarak ben politikacıyım diyenler, haram helâl demeyip, bulduğunu yiyenler. İşte bunlardır kabalık ve kalabalık adına nezaketi öteleyenler… Siyaset ise; nezaketin, zarafetin, kabiliyetin, liyakatin hem hazinesi ve kütüphanesidir.