Geleneksel Türk okçuluğu, sadece modern Türkiye’nin sakinleri için değil aynı zamanda ülkenin sayısız misafiri için de en özgün, güzel ve çekici sporlardan biri olarak kabul edilir. 1Win casino spor bahisleri, geleneksel ulusal sporları daha yakından tanıma ve aynı zamanda oldukça iyi para kazanma fırsatı sunar.
Ok ve yay
Osmanlı İmparatorluğu’nun varislerine özgü diğer etkinlikler gibi Türk okçuluğu da çok eskilere dayanan zengin bir tarihe sahiptir. Bir zamanlar, Osmanlı savaşçıları için yay bir saygı nesnesiydi. Hükümdarın mesajları, üzerine işaretlerinin oyulduğu oklara sarılı olarak iletildi. Türk savaşçısı kendi isteğiyle yayı ve oklarından hiç ayrılmadı.
Türk yayının özellikleri
Türk yay ve ok yapma teknolojisinin birçok kendine has özelliği var. Türk yayı, Avrupa ve Doğu ülkelerindeki muadillerinden daha kısadır ve çok özel kavisli bir biçime sahiptir. Bu kavisli biçim, kirişi daha fazla çekmenize ve uzun mesafelere daha kısa ve daha hafif oklar göndermenize imkan verir.
1795’te Londra yakınlarındaki Türk elçiliğinin bir mensubunun, Türk yayı ile 482 yard mesafeye kadar giden bir ok atışı yaptığına dair bir hikaye anlatılır. Bu atışa şahit olan İngiliz beyler oldukça şaşırmıştı, o zamanlar en uzağa ok atma dalında İngiliz rekoru sadece 335 yarddı.
Bir spor olarak okçuluk
Türkiye’de okçuluk yarışmaları herkesin katıldığı şenliklere dönüşür. Yarışmacılar zarif ve parlak kıyafetler giyerler; her detay önemlidir, tüm hareketler kurallara göre gerçekleştirilir ve geleneksel bir ritüel ortaya koyulur. Okçular ayakta da atış yapabilirler ama en güzeli at sırtında yapılan atış yarışmalarıdır. Nefes kesici bir olay olan geleneksel Türk okçuluğunun, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Temsili Listesi’nde yer alması hiç de şaşırtıcı değildir.
Uzak ve net
Genel kurala göre, oku en doğru biçimde ve en uzağa atan katılımcı kazanandır. Eski zamanlarda Osmanlı savaşçılarının aynı anda birkaç oku ellerinde tutabildikleri, yaya anında yerleştirdikleri ve kelimenin tam anlamıyla düşmanı ok yağmuruna tuttukları bilinmektedir. Bahis severler için okun uçuşu, 1Win-Turkiye.net/Aviator.html adresinde oynanabilen Aviator oyunundaki uçağı andırıyor olabilir. Okun uçuşu ne kadar uzun olursa kazanma şansı da bir o kadar artar.
Zihgir
Geleneksel Türk okçuluğunda, yay, orta ve işaret parmağıyla değil başparmakla çekilir. Parmağı yaralanmalardan korumak için zihgir adında özel bir yüzük takılır. Yüzük, çok gevşek durmamalı ve parmağı aşırı sıkmamalıdır, bu nedenle çoğu zaman sipariş üzerine kişiye özel olarak imal edilir.
Eski zamanlarda, bu yüzükler bir statü ve prestij işaretiydi, okçular onları sadece atış sırasında değil sürekli olarak giydiler. Parmağında bir yüzüğün varlığı, sahibinin statüsünü gösterirdi. Zihgir imal etmek de zamanla bir sanat haline gelmiştir. Tahtadan, taştan, deriden, metallerden yapılmışlar ve hatta değerli taşlardan oyulmuşlardır; süs eşyaları ile süslenmişler ve mücevherlerle kakılmışlar. Günümüze varan antik örneklerden bazıları, zarafet, güzellik ve işleme zenginliği ile insanları büyülüyor.
Zanaatkarlık ve sanat
İyi bir yay, sadece sahibinin değil aynı zamanda onu yapan ustanın da gururuydu. Eski zamanlarda, Türk yaylarını imal etmek pahalı ve zaman alan bir iş olduğu için bu yaylar çok yaygın değildi. Geleneksel usullerde imal edilmiş bazı yaylar da günümüzde lüks mallar olarak kabul edilebilir.
İmal edilecek yay için malzeme çok dikkatli seçilir:
Öncelikle, belirli bir bölgede yetişen Tatar akçaağacından imal edilmelidir, bu ağaçtan ahşap bir taban yapılır. Türk ustalar ağaç gövdesi kullanmazlar, ancak yaklaşık 10 cm çapında ağaç dalları kullanırlar. Böyle bir dal ikiye bölünür (birinden iki parça elde edilir), her bir parça soğuk suya batırılır, daha sonra ısıtılır ve özel bir kasnağa yerleştirilir. Böylece, yaya o karakteristik kavisi verilir.
Manda ve boğa boynuzlarından kesilen parçalarla belirli yerleri yapıştırılarak yaya sertlik kazandırılır. Ayrıca hayvanların bacak tendonları, özel yapıştırıcı hazırlamak ve yayı yapıştırmak için kullanılır. Eski zamanlarda, tendonları düzgün yerleştirme becerisine göre iyi bir ustanın belirlendiğine inanılıyordu. Çünkü yayın özelliklerini, sağlamlığını ve gücünü belirleyen şey buydu.
Tendonları yerleştirdikten sonra, yay geleneksel olarak ince deri veya ipek ile kaplanır ve ardından boyanırdı: Türk geleneğinde güzellik en az sağlamlık kadar önemlidir. Tüm aşamalardan sonra, yay karanlık ve kuru bir odada bir yıldan fazla “yatmalıdır”. Yay ne kadar uzun süre bekletilirse o kadar iyi olacağına inanılıyordu, bu nedenle bazı yayların yapılması beş yıldan fazla sürebilirdi.
Türk okçuluğu, geleneksel bir spor olarak Türkiye’de giderek daha fazla popülerlik kazanıyor. Bu spor, Türk halkının kültürel kodunu taşıyan milli geleneğin önemli bir parçasıdır.