Bu Haftanın İlk 5'i

spot_img

Related Posts

Üniversiteler iş sahibi yapmıyor!!!

Ülkemizin en önemli sorunlarından biri, diploması olan ama işi
olmayan işsizlerdir. İşsizlik ile ilgili kısa vadede çözüm çok da
mümkün görülmüyor. Kriz aşılıp enflasyon makul seviyelere indirilse
de işsizlik sorunu çözülmüş olmayacak.

Çünkü ülkede gelişen ekonominin ihtiyaç duyduğu işgücü,
üniversitelerin verdiği eğitime denk gelmiyor. Türkiye’de
işsizliğin temeline bakacak olursak;

Birinci neden yapısal sorunlar,

İkinci neden yüksek iş gücü maliyeti,

Üçüncü olarak istihdam oluşturmayan büyüme olarak
sıralamak mümkündür.

İşsizlik, ülkelerin sosyo-ekonomik durumlarına göre farklılık
gösterse de çoğu ülkenin önemli sorunlarından bir tanesini
oluşturmaktadır. Bu sorunun hafifletilmesi hatta mümkünse ortadan
kaldırılması, en büyük amaçlardan bir tanesidir. Çünkü birçok
sorunun kaynağı ya da destekleyicisi, işsizliktir.

İstihdam ve işsizlik, aynı gerçeğin iki farklı fakat birbirini
tamamlayan ayrılmaz parçalarıdır. Hangisi ele alınırsa alınsın,
diğerinden bahsedilmeden istihdam politikalarının incelenmesi ve
sonuçlandırılması mümkün değildir.

Türkiye, 1960’lardan beri hemen her dönem görülen yüksek
işsizlik oranlarıyla mücadele etmek zorunda kalan bir ülkedir.
Özellikle 1980’lerden sonra, küreselleşme ve teknolojik ilerleme
nedeniyle artmaya başlayan işsizlik, 1990’larda yüksek sayılan
düzeylere ulaşmış, 2001 kriziyle birlikte daha da
derinleşmiştir.

Eğitim politikasındaki sorunlar, yatırım yetersizliği,
siyasi ve ekonomik istikrarsızlık gibi nedenler işsizlik sorunun
daha da ağırlaşmasına neden olmuştur.

Sorunu derinleştiren bir başka faktör de ülkemizdeki demografi
dinamiğidir. 1950’lerden sonra başlayan kırsaldan kente geçiş
sürecinin hala devam etmesidir. Kırsaldan kentlere geçiş, tarımdan
tarım dışına işgücü göçünü ve tarım dışında yüksek miktarda
istihdam yaratılması gerekliliğini beraberinde getirmektedir.

Ancak, planlı kalkınma döneminde hızlı bir büyüme sürecine
girilmesine rağmen, Türkiye’de sanayi istenilen düzeye
ulaşamamıştır. Kırsaldan kente göçle birlikte, istihdamda tarımın
payı azalmaktadır.

Türkiye’nin engellenemeyen yoğun göç sonucu kentsel alanlarda
üretim yapan ekonominin gereksinim duyduğu eğitimli ve nitelikli
insan kaynağına ulaşmadaki zorluğu daha da tetikleyici
faktördür.

İşgücüne katılım açısından kadınların konumu dikkat çekicidir.
Kadınların işgücüne katılım oranı, işgücü piyasasında köklü bir
sorunu yansıtmakta ve sanayileşmiş ülkeler ile Türkiye arasında en
önemli farklılıklardan biridir.

24,8 milyon kişinin istihdam edildiği Türk işgücü piyasasında
kadınlar, 7,2 milyon ile küçük bir paya sahiptir. Kadınların
işgücüne katılmada veya istihdamda kalma isteksizliğinin arka
planında, geleneksel toplumsal değerlerin önemli bir rolü var.
Kadınların katılım oranlarının artması için yetersiz eğitim düzeyi
engelinin de aşılması gerekmektedir. Eğitim seviyesi yüksek
kadınlarda katılım oranının da yükseldiği görülmektedir. Eğitim ile
katılım oranı arasında kuvvetli bir ilişki var.

Türkiye’de işsizlik, kırsaldan kente geçiş sürecinin devam
etmesinin yanın da sanayileşmenin yavaş kalması ve yapısal
sorunlardan kaynaklıdır. Sorunları, Türkiye’deki demografik
özelliklerin derinleştirdiği şeklinde bir değerlendirme yapmakta
mümkündür.

Özellikle, Türkiye’de kadınların ve gençlerin işgücüne
katılımının orta ve uzun dönemde nasıl artırılabileceği konusunda
fokuslanmak gerekir.

Diğer taraftan, kentsel alanlarda üretim yapan ekonominin
gereksinim duyduğu eğitimli ve nitelikli insan kaynağını hazırlamak
için nitelikli eğitime ağırlık verilmesi gerekir.

Ülkedeki gençlerin hepsini üniversite okutarak diplomalı işsiz
yapmak yerine meslek edindirmek ülke ekonomisine katkı sağlar.

Bahçıvan, kaporta ustası, kaynakçı, tesisatçı, marangoz ve terzi
bulunamıyor. Oysaki ülke gençlerinin meslek sahibi olması diploma
sahibi olmasından daha önemlidir.

Popular Articles